Odtülüler Şikayet Eder, Çünkü Daha İyisini İster

ODTÜ denilince akla gelenler arasında akademik disiplin, özgürlükçü kampüs ve renkli öğrenci toplulukları kadar “şikayet kültürü” de var. Ancak buradaki şikayetler, sıradan bir memnuniyetsizlik değil; aksine, “Daha iyisi mümkün!” diyen bir vizyonun ürünü.

1. Şikayet Etmek = Sorun Değil, Çözüm Üretmek Demek

ODTÜ’lülerin en belirgin özelliklerinden biri, eleştirel bakış açısını yaşamın her alanına taşımaları. Yemekhanedeki menüden laboratuvar ekipmanlarına, bisiklet yollarından sosyal etkinliklere kadar her detayı sorguluyorlar. Peki neden? Çünkü “şikayet”, onlar için değişimin ilk adımı. Örneğin:

  • “Kütüphane 24 saat açık olsun!” talebi, öğrencilerin gece çalışma alışkanlıkları düşünülerek hayata geçirildi.
  • “Kampüste vegan seçenekleri az” diyenlerin çabasıyla yemekhane menüleri çeşitlendi.

Burada şikayet, pasif bir söylenme değil; “Biz varız, sesimizi duyun!” diyen aktif bir katılım aracı.

2. “Eleştirirken Dayanışmayı Unutmamak”: ODTÜ’lülerin Farkı

ODTÜ’lüler şikayet ederken bile birbirini destekler. Sosyal medyada açılan “ODTÜ Bisiklet Yolları Neden Bozuk?” başlıklı bir tartışma, öğrencilerin kendi aralarında organize olup belediyeyle iletişime geçmesine yol açtı. Sonuç? Kampüs içi yollar yenilendi! Hatta bu süreçte ODTÜ Çevre Topluluğu, bisiklet kullanımını artırmak için bir kampanya başlattı.

Yani şikayet, burada “biz” bilinciyle harmanlanıyor.

3. Hocalar da Dinliyor: Akademide Geri Bildirimin Gücü

ODTÜ’de hocalar, öğrencilerin geri bildirimlerini ciddiye alır. Bir kimya öğrencisinin “Deney malzemeleri yetersiz” şikayeti, bölümün laboratuvar bütçesinin artırılmasına sebep oldu. Hatta bazı derslerin içeriği, öğrenci anketleriyle yeniden düzenleniyor.

Bu durum, ODTÜ’nün “öğrenciyi merkeze alan” eğitim felsefesinin bir yansıması.

4. Mezunlardan Gelen “Şikayetler” Bile Bir Armağan

ODTÜ’lü mezunlar, kampüsten kopmaz. Yıllar sonra bile “Kantindeki çay neden eskisi gibi değil?” veya “Baharda çiçekler neden az açtı?” gibi şikayetlerle kampüsle duygusal bağlarını korurlar. Bu, aslında aidiyetin en samimi ifadesi.

Hatta 2020’de mezunların “ODTÜ Sanal Tur kalitesi düşük!” tepkisi, üniversitenin dijital altyapısını güçlendirmesini sağladı.

5. Sonuç: Şikayet Etmeyi Bilenler, Dünyayı Değiştirir

ODTÜ’lülerin şikayetleri, aslında “umut” ve “inanç” barındırır. Çünkü onlar, değişimin mümkün olduğunu bilir. Bu kültür, mezun olduktan sonra da devam eder: ODTÜ’lü mühendisler “enerji politikalarını”, siyaset bilimciler “demokrasi standartlarını”, mimarlar “kentsel dönüşümü” sorgulamaya hep devam eder.

Belki de ODTÜ ruhunu en iyi özetleyen cümle şudur:
“Biz şikayet ederiz çünkü susmak yerine, daha güzel bir kampüs ve daha adil bir dünya hayal ederiz.”

Soru: Merhaba Can! Öncelikle ODTÜ’de “şikayet etmek” denilince senin aklına ne geliyor?
Can: (Gülümseyerek) Şikayet mi? Hocam, biz buna “yapıcı eleştiri” diyoruz! Burada herkes bir şeyleri daha iyiye taşımak için konuşur. Mesela geçen dönem, yemekhanedeki plastik tabaklar için kampanya başlatmıştık. “Çevreye zararlı!” diye şikayet ettik, şimdi geri dönüşümlü malzemeler kullanılıyor. Yani şikayet, bizim için değişimin anahtarı.

Soru: Peki bu süreç nasıl işliyor? Bir şikayetiniz olduğunda ne yapıyorsunuz?
Can: Önce sosyal medyada bir tartışma başlıyor. Örneğin, “Kütüphane Wi-Fi’ı yavaş!” diye tweet atan biri olur. Sonra o tweet’e 100 kişi yorum yapar, topluluklar devreye girer. En sonunda Öğrenci Dekanlığı veya Teknopark ekibiyle bir araya gelip çözüm üretiriz. Hatta geçen sene bisiklet park yerleri için imza kampanyası yapmıştık, iki hafta sonra yeni raflar geldi!

Soru: Peki şikayetleriniz hiç “gereksiz” olarak görülmüyor mu?
Can: (Kahkaha atar) “Gereksiz şikayet” diye bir şey yok burada! Çünkü her eleştiri, bir veri noktası. Mesela Kültür Kongre Merkezi’ndeki ses sistemi kötüydü. Birkaç kişi “Konserde müzik duyulmuyor!” deyince, teknik ekip gelip sistemleri yeniledi. Şimdi her etkinlikte teşekkür mesajı yayınlıyorlar: “Eleştiriniz için sağ olun, sizin sayenizde düzelttik!”

Soru: Hocalar bu eleştirel kültüre nasıl yaklaşıyor?
Can: Hocalarımız bizi teşvik ediyor! Mesela Prof. Dr. Ayşe Hoca derste şöyle demişti: “Sessiz kalan öğrenci, gelişime kapalı öğrencidir.” Bir de ders değerlendirme anketleri var. Anonim olarak hocaları bile eleştirebiliyoruz. Geçen sene bir hocamız, “Dersler çok hızlı ilerliyor” geri bildirimi alınca, ekstra ofis saatleri koymuştu.

Soru: En komik şikayetiniz neydi?
Can: (Düşünür) Ah, bir ara kantindeki simitlerin susam oranı için tartışma çıkmıştı! “Susam az, fiyat aynı!” diye duvar gazetesine mektup yazanlar olmuştu. Simitçi amca da espri yapmıştı: “Susamı artırdık, sıra sizde: Final notlarınızı artırın!”

Soru: Peki mezunlar da bu kültürü sürdürüyor mu?
Can: Kesinlikle! Mezunlar derneği, kampüsteki eksiklikler için sık sık geri bildirim veriyor. Hatta ODTÜ Mezunları LinkedIn grubunda bir ara “Kampüse elektrikli scooter istasyonu lazım!” diye talep yükselmişti. Altı ay sonra scooter’lar geldi. Mezunlar, “Bizim zamanımızda yoktu, siz kullanın” diye destek oldu.

Soru: Son olarak, ODTÜ’nün bu yönünü anlatmak isteyenlere ne dersin?
Can: Şunu söylemek isterim: “ODTÜ’de şikayet, sevgini gösterme biçimindir.” Burası bizim evimiz. Evimizi daha güzel yapmak için eleştiririz. Dışarıdan bakan “Aman çok mızmızlar!” diyebilir, ama gerçek şu: Biz mızmızlık değil, sorumluluk yapıyoruz!


Röportajın sonunda Can, cebinden çıkardığı sticker’ı masaya yapıştırdı: “Şikayet Et, Dönüştür!” Arkasına dönüp, “Bu sticker’ları kütüphanedeki masalara yapıştırıyoruz,” diyerek gülümsedi. ODTÜ ruhu, tam da burada saklı…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir